“Hangi yaş daha uygun ? Acaba sıkılır mı ? Yürür mü ? Orada ne yemek yer ?” gibi gibi sorular yıllardır kafamızı kurcalarken, 5 yaş mı 6 yaş mı derken derken bu yaz başında, okullar kapanır kapanmaz seninle birlikte ilk yurtdışı seyahatimizi gerçekleştirdik. Nereye mi ? Başlıktan da anlaşılacağı üzere Paris’e:o) Neden Paris’i tercih ettiğimize gelince;
-Baban da ben de çok severiz, francophone olmamızdan kaynaklanıyor olabilir:o)
-Ulaşımın çok kolay olması
-Ve en en en önemlisi orada Disneyland’in var olması tabii ki..:o)
Bodrum’dan direkt uçuş olmadığından, önce İstanbul’a gititk arabayla ve orada bir gece geçirdik..Bu arada anneanneni, neneni ve Bade’yi görme şansın olduğu gibi, biraz gezdik bile:o) Ve sonra yolculuk başladı, ne yazıkki biraz sıkıntılı olarak..Bir gece öncesinde zehirlendin ve maalesef havaalanında, uçakta sıklıkla kustun:o( Bu çok moralimizi bozdu tabii..Hiçbirşey yiyemediğin gibi, hemen hemen tüm yolculukta uyudun..Otele vardığımızda 2-3 saat uyudun, uyandığında halsizdin ama en azından miden daha iyiydi..İlk akşam çok sevdiğimiz bir yerde yemek yedik ama sen kuru ekmek, biraz kurabiyeyle geçiştirmek durumunda kaldın,Le Relais D’Entrecote ‘da…
Ertesi gün daha iyiydin ve rotamız Champs Elysees ve La Tour Eiffel oldu..Tahmin ettiğimiz üzere kulenin tepesine çıkmak için müthiş bir kuyruk vardı, sen çok istedin ama beklenecek gibi değildi..Ama bol bol fotoğraf çekip, Eiffel anahtarlıkları almayı ihmal etmedik..
Sonrasında Seine Nehri kıyılarında tekneyle gezindik..Haziran ortası olmasına karşı hava yağışlıydı ama neyseki sadece o gün için..
Her yere yürüyerek veya metro ile gittik..Hiç söylenmeden, gayet uyumlu bir şekilde bize eşlik ettin..Disneyland günü hava güneşliydi, vakitlice yola çıktık..Yaklaşık 1 saatlik tren yolculuğu sonunda Disneyland’a vardık..Daha önceden biletlerimizi online olarak aldığımızdan sıra beklemeden içeri girdik..
Önce Uyuyan Güzel’in şatosunu gezdikten sonra sıra sıra belirlediğimiz oyuncaklara bindik..Kuyruklarda beklediğin süre oyuncaklarda geçirdiğin süreden daha uzun olsa da , hiç şikayet etmedin..Yarım saatlik yemek molası dışında , sabah 10’dan gece 10’a kadar aralıksız gezdik..Sevdiğin oyuncaklara 2 şer kere bindin..Gördüm ki adrenalin tutkunusun, çocuklara uygun hızlı trenler, suların içinde ani iniş çıkışlı tekneler favorilerin oldu..Ana caddeki geçit törenlerini hayranlıkla izledik..Elsa ve Anna’ya doyduk:o)
Tabii oradan alışveriş yapmadan çıkmak olmazdı..Tinkerbell’in kostümünü ve aksesuarlarını aldık, yanısıra da anahtarlık, kalemler vb eşyalar aldın..Oyuncak bebeklere hiç bakmadın bile..Doğrusu beni aklım kaldı bazılarında:o)
Çok mutlu oldun, çok beğendin ve tabii ki “tekrar geliriz di mi annee” diyerek ayrıldık..Dönüşte sekiz parça uyudun trende:o)
Seyahatimizin devamında, bir diğer beğendiğin yer de ressamlar tepesi oldu..Hareketli,cıvıl cıvıl, sanat dolu, keyifli bir mekandı..Jardin de Tuileries’de ki gölette tekne gezdirmeye de bayıldın..Açıkçası o tekneleri satıyor olsalardı almayı düşünürdüm, çok orjinaldi..
Güzel anılar biriktirdiğimiz, deden ve babannenle birlikte keyifle vakit geçirdiğimiz, bol bol yürüdüğümüz keyifli bir tatil oldu hepimize..Yüksek performansından ötürü bir sonraki yurtdışı tatilini fazlasıyla hakettin :o)